ÖNSÖZDEN
Vakt-i şerif hayr ola
Hayırlar feth ola
Şerler def ola…
“Her şeyin hikâyesinde meselenin ruhu da gizlidir” der kudemâ.
Bu yüzden bendeniz sizinle paylaştığım bu önsözde elinizdeki kitabın ortaya çıkış
serüvenini anlatmak istiyorum.
Bu kitap ile ilgili bütün hikâye, Chronicle Dergisi’nin genel yayın yönetmeni
sevgili arkadaşım Tuncay Opçin’in bir fikrimi desteklemesi ile başladı. Yakın dönem
tasavvufi aile hayatlarını yazma cüretinde bulunduğum dönemdeki sohbetlerimizden
birinde Morevîler konusunu kendisine teklif ettim. Gösterdiği ilgi ve alaka üzerine
de “Hu Sesleri Geliyor Eski Konaktan” başlıklı
bir makale kaleme aldım. İşte bu makale elinizde duran kitabın özeti mahiyetindedir.
Bu nedenle “sebepleri halk eden Rabb’ime” hamdimi arz ediyor ve bununla birlikte
ilk olarak Tuncay arkadaşıma da teşekkürü bir borç biliyorum.
Kitap çalışmam esnasında pek çok insanın yardım ve desteğini gördüm. İsimlerinin
burada zikredilmesi sayfaları alabilir. Ben cümlesine şükranlarımı arz ediyorum.
Fakat bazı dostlarım var ki onlar bu çalışmanın asıl sahipleri… Eğer onlar olmasa
idi bu çalışma, ortaya çıkmayı bırakın, hayallerimde bile yerini alamazdı.
Çalışmamın en büyük destekçilerinden birisi sevgili ağabeyim Abdullah Akın oldu.
Kendisine bu makale fikrimi açtığımdan beri elinde ne belge ve bilgi geçti ise benimle
paylaşmaktan çekinmedi. Kendisine bu çalışmanın “babası” demeyi hep uygun bulmuşumdur.
Abdullah ağabeyime be-tahsis şükranlarımı arz etmekteyim.
İkinci olarak çalışmamdaki ana çatının kurulmasını sağlayan Yasin Şale kardeşime
de teşekkürlerimi sunuyorum. Osmanlıca takıntılarımda bana yardım ederek saatlerce
uğraşacağım işleri kısa zamanda benim elime sundu.
Çalışmamın ortaya çıkmasında emeği bulunan önemli bir isim de hayat arkadaşım
İlknur Hanım’dır. Gerek yaşamımda gerekse bu kitabın hazırlanış zahmetinde gösterdiği
büyük özveriden dolayı kendisini zikretmeyi bir borç biliyorum.
Ve son olarak birader-i muhteremim, Mert oğlum. 11 yaşında bir çocuğun bu kitaba
nasıl yardım ettiğini bir görseydiniz emin olun onunla yıllarca çalışmak isterdiniz.
Bilgisayarın başında geçirdiği saatler boyunca bir kere bile “Artık yeter” demeden
bu kitabın ortaya çıkması için benimle günlerce emek harcadı. Bu yaştaki bir çocuğun
neler yapabileceğini tahayyül edemeyeceğinizden kendisini büyüdüğünde bizzat yazacağı
eserleri ile tanımanızı ümit ediyorum.
Mutluyum… Sebebi de şu: Benim gibi dikkatini çok çabuk dağıtan birisinin iyi ki
sizin gibi yakınları var.
Son olarak manevi soluğunu hep içimde hissettiğim Sayın Ömer Tuğrul İnançer’e
saygılarımı arz ediyorum. İnanıyorum ki bu çalışmam kendisinin bereketleriyle orataya
çıktı.
Ayrıca kitabımın basım aşamasında büyük destekleri bulunan değerli Kaknüs Yayınevi
yetkililerine teşekkürü bir borç biliyorum. Bu sayede artık bu büyük ailenin yüzyıllar
boyu süren ve hâlâ devam eden büyük macerasını sizlerle paylaşma fırsatı buluyorum.
İstiyorum ki hepimiz bu ailenin feyzi ile feyziyâb olalım.
Murat Özer
Kariye-i Âtik, 2008